Tansiyon Çeşitleri, Bölgelere Göre Tansiyon Türleri ve Sebepleri
Tansiyon, kişinin damarlarındaki kan basıncına bağlı olarak yapılan bir ölçümdür. Genetik olarak kişiden kişiye geçebilen ve daha sonradan da oluşabilen tansiyon hastalığı çeşitli ilaçlar ile tedavi edilebilir.
Üç farklı tansiyon türü bulunmaktadır. Bunlar, kanın damarlardaki basınç oranına bağlı olarak belirlenir. Kişi, tansiyonunu kendisi de bir alet yardımı ile ölçebilir. Kişinin tansiyonu hakkında kesin bir yorum yapılabilmesi için hem küçük hem de yüksek tansiyonun ölçülmesi gerekmektedir.
Tansiyon çeşitleri; düşük, yüksek ve normal olmak üzere üç farklı grupta incelenmektedir. Çoğunlukla kişilerde düşük ve yüksek tansiyon ile alakalı problemler görülür. Yüksek tansiyonun düşük olması veya düşük tansiyonun yüksek olması gibi durumlarda kişi biyolojik olarak etkilenmektedir.
İçindekiler
Tansiyon Nedir ve Çeşitleri Nelerdir?
Tansiyon, kısaca kişinin damarlarındaki kan basıncı olarak tanımlanabilir. Üç çeşit tansiyon vardır.
Normal Tansiyon
Kişinin hasta veya herhangi bir konudan şikayetçi olmadığı bir anda tansiyonu ölçülür ve normal tansiyonu belirlenir. Her bireyin bünye ve yapısı farklı olduğundan dolayı normal tansiyonlarda zaman zaman farklılıklar görülebilmektedir. Dolayısı ile bir bireye tansiyonunuz düşmüş veya yükselmiş diyebilmek için kişinin öncelikle normal tansiyonunu bilmek gerekir. Normal tansiyon, kişinin damarlarındaki normal kan basıncıdır. Bu ölçümün yapıldığı esnada kişinin herhangi bir sağlık problemi olmamasına özen gösterilmelidir.
Hipotansiyon ( Düşük Tansiyon)
Genellikle hipotansiyon çok rastlanan bir durum değildir. Aniden oluşan tansiyon düşüklüğü akut kan kaybına sebep olmadığı sürece bu duruma müdahale edilmez. Genellikle bu gibi durumlar görüldüğü zaman hastaya tuz tüketmesi önerilir. Tuzlu ayran gibi basit bir tarif ile tansiyon normal haline getirilebilir. Bu tip tansiyon düşüklükleri açlıktan veya susuzluktan da kaynaklanabilmektedir.
Hipotansiyon durumlarında hastada oluşan ilk belirtilerden bir tanesi baş dönmesidir. Aynı zamanda göz kararması, yorgunluk ve bayılma hissi de gözlemlenebilir. Hipotansiyon, şiddetli bir şekilde yaşanıyorsa hasta sırt üstü yatırılmalı ve ayakları havaya kaldırılmalıdır. Fakat hastanın şok geçirmesi gibi bir durumda kesinlikle tıbbi müdahale gerekir. Düşük tansiyon problemi olan hastaların bir doktor kontrolünden geçmeleri ve bu durumun sebebini net bir şekilde öğrenmeleri gerekmektedir. Şayet tansiyon düşüklüğüne sebep olan herhangi bir hastalık var ise bu hastalık teşhis edilmeli ve tedavi süreci başlatılmalıdır.
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon durumlarında mutlak suret ile bir tedavi yöntemi belirlenmeli ve uygulanmalıdır. Aksi takdirde rahatsızlık tehlikeli boyutlara ulaşacaktır. Genellikle hastaların %95’lik bir kısmında hipertansiyon herhangi bir sebep olmadan oluşabilmektedir. Diğer %5’lik kısımda ise rahatsızlık tiroid bezlerine, aort damarlarına, böbrek bezlerine veya salgı bezlerine bağlı olarak oluşabilmektedir. Oldukça yaygın olan bir rahatsızlık olup ilaç ile tedavi edilmektedir. Hipertansiyon genellikle genetik olarak kişinin ailesinden de geçebilmektedir. Şeker hastalığı olan ve hafif kilolu bireyler genellikle en belirgin risk grubuna girerler. Hipertansiyon, 40 ile 80 yaş aralığındaki dönemde ortaya çıkmaktadır. Daha erken yaşlarda ortaya çıkan hipertansiyon için doktor kontrolünden geçilmelidir. Genç yaşta aşırı kiloya sahip kişilerde hipertansiyon görülebilmektedir. Bu gibi durumlarda hastaya bir diyet listesi uygulanır ve ilaç tedavisi başlatılır.
Şayet en tehlikeli tür olarak kabul edilen hipertansiyon ihmal edildiği takdirde beyin kanamaları ve çeşitli kalp hastalıkları görülebilir. Yüksek tansiyonu olan hastaların aşırı tuz tüketiminden vazgeçmeleri ve mümkünse hiç tuz tüketmemeleri gerekmektedir.
Glokom Nedir (Göz Tansiyonu)
Göz tansiyonu, halk arasında karasu hastalığı olarak da bilinmektedir. Bu hastalık esnasında gözün içerisindeki basınç sık sık yükselir ve bunun sonucunda gözde bulunan sinirler hasar görmeye başlarlar. Çeşitli göz yaralanmaları, gözün zarar görmesi gibi durumlarda göz içerisindeki basınç artabilir. Bu da glokom durumuna sebebiyet verebilir. Şeker ve guatr hastalarında karasu hastalığının gelişme riski çok daha yüksektir. Genellikle sabah saatlerinde gözde ağrı, bulanık görme, ekrana bakamama gibi durumlarda glokomdan şüphelenilmektedir. Aynı zamanda göz iltihapları da glokoma sebebiyet verebilmektedir.